Anaokulunda İngilizce Eğitim Tercihi

Henüz kendi dillerini yeni öğrenmeye başladıkları bir dönemde çocuklarımızın neden bir yabancı dil öğrenmesini istiyoruz? Arkadaşlık kurmak, oyun oynamak, sayı saymaya başlamak ya da renkleri keşfetmek gibi anaokuluna has en temel öğrenme adımlarını attığı sırada bir de çift dilde eğitim alması fazla zorlama olmaz mı?

Araştırmalara göre cevap kesinlikle “Hayır”. Öncelikle farkına varmamız gerekiyor ki çocuklar bu erken yaşta bizim anladığımız anlamda bir yabancı dil öğrenmiyorlar. Bulundukları ortamdaki ikinci dili “doğal biçimde ediniyorlar” ve bu dil öğrenmekten çok farklı. Araştırmalar her iki dilin konuşulduğu ortamda yaşayan bebeklerin farklı diller arasındaki geçişi henüz 6 aylıkken bile ayırabilecek beceriye sahip olduğunu gösteriyor. Yetişkin öğrenmesindeki dil bilgisi, sözcük kalıpları gibi kurallara takılan yabancı dil öğrenme yetisi 8 yaşına kadarki çocuklarda dildeki tonlanmaları daha iyi ayırt eden hassas kulaklar, esnek ağız, dudak kasları ve dil sistemini kurmakla meşgul olan beyin ve sinir sistemi sayesinde ikinci dile hızla ve kolayca adapte olabiliyor.

Sevgili ebeveynler, çocukların erken yaşta yeni bir dile maruz kalmaları onların kafasını karıştırır mı, dikkatini dağıtır mı gibi korkularınızdan uzaklaşın. Unutmayın ki onların beyinleri son derece esnek ve dil edinme yoluyla geliştirecekleri yan beceriler onların ileriki yaşamlarına iki dilli olmanın ötesinde çok değerli katkılar sağlayacak.

İki dilde yetişmiş gençler üzerinde yapılan araştırmalar gösteriyor ki tek dilli yaşıtlarına göre konsantrasyon ve dikkat çalışmalarında daha başarılı oldukları için testlerde cevaplara daha kısa sürede daha fazla doğruyla cevap verebiliyorlar.Buna ek olarak, farklı dilleri konuşurken beynin farklı bölgeleri aktive oluyor ve böylece çoklu görevlerde daha başarılı oluyorlar. Bu yan faydalar aynı zamanda 17-18 yaşından sonra kişiye iki kat daha hızlı bilgi işleme, dikkati odaklayabilme, öğrenme ve algılama becerisi de kazandırabiliyor. İleriki yaşlarda ortaya çıkan bu bilişsel beceri ve akademik avantajlar için ikinci dil edinimine erken yaşlarda başlanması önemli.

İki dilde yetişen çocukların bir diğer avantajı ise sosyo-duygusal gelişimlerinin desteklenmesidir. Dil ve kültür ilişkisi göz önüne alındığında iki dilli çocukların farklı kültürlere, anlayış ve çeşitliliklere karşı daha empatik ve duyarlı olabildikleri kanıtlanmıştır. Dünyayı başkalarının gözünden görebilme, alternatif bakış açıları geliştirme becerisi çocuklarda iletişim çatışmalarını engelleme ve farklılıklara tolerans geliştirme becerisi sağlamaktadır. Olayları ve problemleri farklı bakış açılarıyla çözmeye çalışan çocukların yaratıcılıkları ve problem çözme becerileri de buna bağlı olarak gelişmektedir.

Son olarak, erken yaşta ikinci yabancı dil edinimi ile bilişsel, akademik, sosyal ve duygusal açıdan desteklenmiş olan çocukların da özgüven gelişimi de haliyle diğer çocuklardan üstün olması kaçınılmazdır.

Çocuklarımıza tüm bu olumlu katkıları nedeniyle BrightKids Anaokulları olarak erken yaşta İngilizce eğitimi destekliyoruz ve eğitim programlarımızı bu faydaları en üst düzeyde elde edecek şekilde kurgulayıp, uyguluyoruz.

Gülay Şengül Yağmur tarafından kaleme alınmıştır

Kaynak

-Attentional Control in Early and Later Bilingual Children, Kapa LL, Colombo J
-Advantages of a Bilingual Brain, Tracy Trautner

Related Articles

Çocuklarda Bağımsızlık ve Benlik Gelişimi

Çocuklarda Bağımsızlık ve Benlik Gelişimi

Çocukların gelişim dönemlerinde kendi benliklerini keşfetmeleri ve bağımsızlıklarını kazanmaları, sağlıklı bir kişilik gelişimi açısından büyük bir öneme sahiptir. Bu süreçte kazanılan özgüven, öz yeterlilik ve bağımsız hareket etme becerileri, çocukların hem kendilerini tanımalarına hem de çevreleriyle güçlü ilişkiler kurmalarına olanak tanır. Özellikle 2-6 yaş arası dönem, özerklik, girişimcilik ve kimlik gelişimi açısından hayati bir rol oynar.

Çocukluk Döneminde Arkadaşlık Kavramı

Çocukluk Döneminde Arkadaşlık Kavramı

Arkadaşlık ve Beraberinde Getirdiği Sosyallik Nasıl Tanımlanır?

Arkadaşlık ilişkisi, bireylerin paylaşımda bulunarak duygusal ve sosyal bağlar kurduğu özel ve kıymetli ilişkilerden biridir. Bu ilişkiler, sosyal becerilerin gelişmesi açısından büyük bir önem taşır. Sosyal beceri, başkalarıyla etkili ve uyumlu bir şekilde iletişim kurabilme, duygularını ifade edebilme, empati yapabilme ve çatışmaları yapıcı bir şekilde çözebilme yeteneğidir.

Sosyal beceriler, çocukların hem bireysel gelişimlerini destekler hem de topluma uyum sağlamalarını kolaylaştırır. Arkadaşlıklar sayesinde çocuklar paylaşmayı, yardımlaşmayı ve duygularını düzenlemeyi öğrenir. Bu nedenle, çocukluk döneminde kurulan arkadaşlıklar sadece oyun arkadaşlığından ibaret değil, aynı zamanda sosyal hayata bir hazırlık sürecidir.

Paylaşmayı Öğreniyoruz- Çocuklarda Paylaşım Becerisini Desteklemek

Paylaşmayı Öğreniyoruz- Çocuklarda Paylaşım Becerisini Desteklemek

Paylaşmak, çocukların sosyal, duygusal ve bilişsel gelişiminde kritik bir beceridir. En basit haliyle, bir çocuğun sahip olduğu bir oyuncağı, alanı, deneyimi veya duyguyu bir başkasıyla paylaşması anlamına gelir. Ancak paylaşmak yalnızca nesneleri kapsamaz; sırayla oyun oynama, duygularını ifade etme ve başkalarının ihtiyaçlarına duyarlılık gösterme gibi birçok farklı sosyal beceriyi içinde barındırır. Küçük yaşlardaki çocuklar için paylaşmak doğal bir süreç değildir; zaman içinde gözlemleyerek, deneyimleyerek ve yetişkinlerin rehberliğiyle öğrenilir.